TYT Türkçe Deneme Sınavı 3 başlıklı testimiz MEB kazanımlarına ve müfredatına uygun olarak hazırlanmıştır.
Tebrikler - TYT Türkçe Deneme Sınavı 3 adlı testimizi başarıyla tamamladınız.
Sınavda size %%TIME_ALLOWED%% saniye verildi %%TIME_USED%% saniyede sınavı tamamladınız.
Bu sınavda soruların %%TOTAL%% soruya karşılık, %%SCORE%% doğru %%WRONG_ANSWERS%% yanlış cevap verdiniz.
Sınavdan aldığınız puan: %%PERCENTAGE%%
Sınav sonucunuz hakkındaki değerlendirmemiz: %%RATING%%
Soru 1 |
Ünlü Fransız romancısı Gustave Flaubert (I) (Güstav Flober) Madam Bovary adlı ölümsüz eserini yazdıktan sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor; (II) “Madame Bovary’yi yazdığım sırada bana birçok kereler (III) ‘Başkahramanınız olan kadın, Madame X midir?’ diye sordular. Hiç tanımadığım kişiler evime gelip bana sorular sordular. Ülkenin dört bir yanından gelen bir sürü mektup... (IV) İçlerinden biri, (V) Reims’den bir bey, benzer bir duyguyu ona bire bir yaşatabildiğim için beni kutladı. Aşağı Seine’nin tüm eczacıları Homais’te kendi kişiliklerini sezince evime gelip beni tokatlamak istediler.”
Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerinden hangileri yanlış kullanılmıştır?
I ve V | |
II ve III | |
II ve IV | |
Yalnız II | |
IV ve V |
Soru 2 |
Filmde ele alınan konu büyük bir ciddiyetle işleniyor. Filmde bir belgeseldeki gibi konu konuyu, insan insanı doğuruyor. Hatta gerçek yaşamdan alınan konunun önce belgeselle anlatılması planlanmış ama yönetmen meseleyi kurmaca olarak daha iyi ortaya koyabileceğini düşünmüş ve filmi böyle çekmiş. Çok da iyi yapmış. Sinema seyircilerinin büyük ilgisi de onların sanatın inceliklerini terk etmeden bir belgesel edası kuşanan ve derdini derli toplu anlatan filmleri sevdiklerini gösteriyor.
Bu parçaya göre sözü edilen filmin sinemaseverlerce beğenilmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
Ele aldığı konuyu seyircilerin ilgisini çekecek bir kurguyla verebilmesi | |
Kurgu tekniğiyle belgesel tekniğini başarıyla bir arada sunabilmesi | |
Roman tadında bir film özelliği göstermesi | |
Gerçek yaşamdan bir olay anlatıldığını seyircilere hissettirmemesi | |
Yönetmenin seyircinin kalbine girebilecek bir konuyu seçmesi |
Soru 3 |
(I) Şiir, öykü, roman, tiyatro gibi yazınsal türlerin ortak özelliği aynı zamanda sanat ürünü olmalarıdır. (II) Bilindiği gibi sanat, bir yaratma ya da yeniden yapılandırma işidir; güzeli ve güzelliği arar. (III) Sanatsal özelliği olan yazınsal türler, gerçeği olduğu gibi değil değiştirerek, biçimlendirerek, kurgulayarak yansıtır. (IV) Bu özelliklerinden dolayı bu tür metinlere kurmaca metin adı verilmiştir. (V) Yazınsal ürünler, insanı ve yaşamı ele alır ve sanatçı, ele aldığı yaşam durumunu salt gerçek olarak sunmaz. (VI) Onu kendi anlayış ve bakış açısına göre düş ve düşünce gücünü kullanarak, değiştirerek, zenginleştirerek yeniden oluşturur.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
I. cümlede, yönelme durum eki almış bir sözcük vardır. | |
III. cümlenin yüklemi, türemiş bir eylemdir. | |
IV. cümlenin yüklemi, edilgen ve geçişsiz bir eylemdir. | |
V. cümle, bağlı bir cümledir. | |
VI. cümle, girişik birleşik bir cümledir. |
Soru 4 |
O gece, yemekte olan her şeyi tekrar düşündü. Salıncağı yaptığı o öğleüstü arkadaşının ona ne kadar iyi davrandığını, dizindeki kanamayı nasıl durdurduğunu hatırladı. Aslında çenesini sımsıkı kapalı tutup hiç sorun çıkarmaması en iyisiydi. Bazı insanlar bu gerginlikten hoşlanmıyordu.
Bu parçada aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?
Ünsüz yumuşaması | |
Ünsüz düşmesi | |
Ünlü düşmesi | |
Ünsüz benzeşmesi | |
Ünlü daralması |
Soru 5 |
Tarih, kültürler arasındaki etkileşimlerin aynı zamanda şiddetli bir çatışma alanı oluşturduğunu da gösterir. Söz konusu etkileşim; facialar, savaşlar, kıyımlar sonrasında da devam etmiştir. Meşhur Truva Savaşı buna örnektir ve gelişmiş güçlü bir kent devleti bu savaş sonrası yıkım sürecine girmiştir. Yine Haçlı Seferleri ayrımcılığı, acıyı, yıkıntıyı beraberinde getirirken Batı, Doğu’nun kültürünü kendi yakasına taşımıştır. Nasıl ki Büyük İskender Dönemi’nde Doğu ve Batı’nın karşılıklı birbirini etkilediğini biliyorsak Haçlı Seferleri Dönemi’nde de ve hatta bugün küreselleşme düzeninde de geniş çaplı etkilenmelerin olduğunu biliyoruz, bizzat buna tanık oluyoruz. Kentlerin güncel hayatına giren fast-food alışkanlığı, moda giyim tarzları bunun çarpıcı örneklerindendir.
Bu parçadan yola çıkarak
I. Büyük savaşlar, kültürlerin gelişimini diğer toplumsal olaylara göre daha çok etkiler.
II. Tarihte yaşanan büyük toplumsal olaylar, kültürler arası alışverişe aracı olmuştur.
III. Batı kültürü, Doğu kültürünü her zaman daha olumlu etkilemiştir.
IV. Kültürler arası etkileşimin gerçekleştiği alanlar, çeşitlilik göstermektedir.
yargılarından hangileri söylenemez?
Yalnız I | |
Yalnız II | |
I ve III | |
II ve IV | |
III ve IV |
Soru 6 |
I. Buradaki ekili araziler ovaya doğru eğimlidir.
II. Babam şimdiye dek çoktan işlerini bitirmiştir.
III. Makineyi kısa bir süre bekledikten sonra çalıştırın.
IV. İlçemizin havası her mevsim çok temizdir.
V. Soğuk havalarda annem bizi sıkıca giydirirdi.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangilerinde “-dır, -dir” eki, çekim eki göreviyle kullanılmamıştır?
I ve II | |
I ve III | |
II ve IV | |
III ve V | |
IV ve V |
Soru 7 |
Roberto Bolano’nun yapıtlarında yetmişli yılların siyasi atmosferini bulursunuz. Dünya tarihine yön veren olaylara yaptığı göndermeler, aynı karakterleri başka çehreler ve farklı kimliklerle okurun karşısına dikmesi, sevdiği yazarların metinlerinden sızan özdeyişleri metnin can alıcı yerlerine nakletmesi ve yapıtın anlatımına renk katan ironisi onu diğer yazarlardan farklı kılan çarpıcı yönleridir. Yapıtlarını okura ilk bakışta kolay görünen ancak okumaya başlayınca zorluğu fark edilen bir anlatımla kurgulamıştır. Bolano’nun kendi yazınsal kimliğini belirgin kılan bir kurmaca üçgeni vardır. Bu üçgenin dışındaki alan, bir lunapark kadar eğlenceli gibi görünse de her an ışıkların sönüp gizemli ve uğursuz olayların başlayacağı bir atmosferle karşılaşabiliriz.
I. Ortak noktaların olduğu
II. Belli bir dönemi anlattığı
III. Yaşadığı döneme yönelik eleştirel göndermelerde bulunduğu
IV. Başkalarına ait özlü sözlere yer verdiği
V. Farklı katmanları ve sürprizli yönlerinin olduğu
Bu parçada Roberto Bolano’nun yapıtlarıyla ilgili olarak yukarıdakilerden hangilerine ulaşılamaz?
I ve II | |
II ve III | |
Yalnız III | |
III ve V | |
IV ve V |
Soru 8 |
Yangınlar Osmanlı devletinin (I) altı yüzyıllık tarihinin o kadar ayrılmaz bir parçasıydı ki (II) İstanbullular, özellikle on dokuzuncu yüzyıldan itibaren art arda (III) çıkarak şehri kasıp kavuran bu felakete kendilerini peşinen hazırlamışlardır. On dokuzuncu yüzyılda dar sokaklarda, ahşap evlerde oturan misafirsever (IV) İstanbullular için yangın artık bir felaketten çok, eninde sonunda evlerini ziyaret edecek bir Tanrı misafiriydi (V) âdeta.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
I | |
II | |
III | |
IV | |
V |
Soru 9 |
El yazması her eser pek çok açıdan özgündü ancak çoğaltılması ciddi bir sorundu ve her çoğaltılma sonucunda eserde ciddi eksiklikler veya fazlalıklar oluşuyordu. Bu da aynı eseri okuyan iki kişinin farklı bilgiler edinmesine yani genelgeçer bir bilgi birikiminin oluşamamasına yol açıyordu. Matbaa ilk kez tek seferde, birbirinin aynısı olan yüzlerce kopyanın yayımlanmasına olanak tanıdı. Artık belli bir kitabın belli bir sayfasına atıfta bulunmak, dipnot olarak göstermek (daha önce hiç olmadığı kadar) mümkün olmuştu. Bir üniversitedeki bilim insanının herhangi bir esere yaptığı bir atıf, artık bir başka üniversitedeki meslektaşı tarafından denetlenebilir hâle gelmişti. Bu şekilde gerçekleşen bir “denetleme” ilerlemenin sürekliliği açısından hayati bir atılım oldu.
Bu parçaya göre matbaanın kitap basımında kullanılmasının sağladığı katkı aşağıdakilerden hangisidir?
Bilim ve teknolojideki gelişmelerin daha çok kişiye duyurulmasını sağlaması | |
Bilimsel kitap yazımını teşvik ederek bilime olan ilgiyi artırması | |
Bilim adamları arasındaki görüş ayrılıklarını ortadan kaldırarak tek yanlı bir bakış açısının oluşmasını sağlaması | |
Yazılan eserlerin geniş halk kitlelerine ulaşmasını sağlayarak eğitim düzeyini yükseltmesi | |
Bilginin standartlaşmasını ve kontrolünü sağlayarak bilimsel ilerlemeye yardımcı olması |
Soru 10 |
Halk şairlerinin asıl kaynağı halktır. Köy halkı arasından da çıkar, göçebeler arasından da; kasaba arasından da çıkar, şehirlerden de... Pek saymaya, sınırlamaya değmez. Çünkü bir saz şairi köyde doğup köy köy, oba oba dolaşır; bal alır her çiçekten bir arı gibi... Bu bakımdan doğdukları yerlerin de gezip dolaştıkları yerlerin de izlerini taşırlar ama asıl “ayırıcı nitelikleri” yerleştikleri, yetiştikleri sosyal çevrelerden gelir.
Bu parçada aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisinin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık vardır?
Nokta (.) | |
Virgül (,) | |
Noktalı virgül (;) | |
Tırnak işareti (“ ”) | |
Üç nokta (...) |
Soru 11 |
MÖ 4000’den zamanımıza kadar uzanan (I) (varlığını devam ettiren) çeşitli kültürel ve tarihî ögeleri bünyesinde (II) (içinde) barındıran Hatay’da ilk bilimsel kazılar 1932 yılında yapılmıştır. Çalışmaların henüz ilk yıllarında çeşitli ve kıymeti büyük olan tarihî eserin gün yüzüne çıkarılması (III) (varlığının görünür olması) üzerine, Fransız idaresinde bulunan Hatay’da görevli M. Prost’un direktif vermesiyle (IV) (yapılmasını emretmesiyle) sancak dahilinde bulunan bütün tarihî eserlerin Antakya’da toplanmasına ve bir müze kurulmasına karar verilmiştir (V) (ihtiyaç duyulmuştur).
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır?
II | |
V | |
IV | |
III | |
I |
Soru 12 |
I. Dünya genelinde her beş ölümden biri de beslenmeye bağlı rahatsızlıklardan kaynaklanıyor; bu oran, sigara içmenin neden olduğu ölümlerden daha fazla.
II. Türkiye, İsrail ve İspanya başta olmak üzere sebze ağırlıklı beslenen Akdeniz ülkeleri, dünyada beslenmeye bağlı ölüm olaylarının en az yaşandığı ülkeler arasında bulunuyor.
Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
I. cümlede belirtilen rahatsızlığın, ülkelerin gelişmişlik düzeyleriyle doğrudan ilişkili olduğuna yönelik bir saptama yapılmaktadır. | |
I. cümlede anlatılan durumun ortaya çıkardığı olumsuz sonuçların dünya ülkelerini nasıl etkilediğine yönelik bir araştırmadan söz edilmektedir. | |
I. cümledeki bilginin gerçeği yansıtmadığı, örnek verilerek ve açıklama yapılarak ortaya konmaktadır. | |
I. cümlede belirtilen durumun kimi ülkeleri daha az etkilediği örneklendirilmektedir. | |
I. cümlede verilen bilginin doğru olduğu bilimsel olarak kanıtlanmaktadır. |
Soru 13 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ayraç içinde verilen açıklama doğru değildir?
Kapıdaki görevli bizi laf yağmuruna tutmuştu.(İsim tamlamasında tamlanan tamlayanın neye benzediğini ifade etmiştir.) | |
Yarın yapılacak geziye bütün sınıf katılacakmış. (Bir tür adı, mecazımürsel yoluyla topluluk adı olarak kullanılmıştır.) | |
Birkaç kişi deniz kenarındaki kaplumbağaları korumaya çalışıyordu. (Sayıca belirsizlik ifade eden bir sıfat vardır.) | |
Ona buna bakacağına sen önce kendi işlerini yap. (Adıl görevinde kullanılan ikileme vardır.) | |
Onu otogarda karşılamaya arkadaşlarıyla müdürü gitti. (İlgeç vardır.) |
Soru 14 |
Ben sıklıkla Tarık Dursun K., Bilge Karasu, Vüs’at O. Bener, Tahsin Yücel gibi öykücülerden ve onların öykücülüğünden söz ederim. Türkçe yazmak isteyenin yol uğrağının mutlaka bu yazarlardan geçmesi gerektiğini söylerim. Her biri yarattıkları anlatı evreniyle yenilikçidir, yeni söyleyiş biçimleri katmıştır edebiyatımıza. Eğer bu kuşağı tek tek ele alırsak her birindeki farklılığın, benzersizliğin neler içerdiğini görürüz. Bu, yazar olmak isteyen, Türkçenin söz değerlerini özümsemek isteyen gençler için vazgeçilmez bir kaynaktır.
Bu şekilde konuşan bir sanatçının, sözü edilen yazarları gençlere tavsiye etmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
Yazınsal birikimden yararlanmaları | |
Yeni bir içerikle ortaya çıkmaları | |
Türkçeyi doğru ve yerinde kullanmaları | |
Etkilerinin yaşadıkları zamanla sınırlı kalmaması | |
Özgün bir anlatıma sahip olmaları |
Soru 15 |
Yazınımızda eleştiri, yapıtların değerini artıran, okura ve yazara kılavuzluk yapan önemli bir etkinlik. Eleştiri okuyan bir okur, yapıta daha bilinçli yaklaşıyor, yazarın göndermelerini yerli yerine oturtuyor, dahası yapıttan tat alıyor. Ancak okurlar genellikle belli dergilerde yazan bir iki eleştirmeni izliyor. Bu da tek anahtarla onlarca kapıyı açmaya çalışmak anlamına geliyor. Oysa bir kitapla ilgili farklı eleştirileri okumak, kilitli kapıları açmak için bir anahtar demetine sahip olmak demek.
Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Yapıtı daha iyi anlamak için farklı bakış açılarından yararlanmak | |
Yapıtta anlatılanların gerçekten yaşanıp yaşanmadığını tespit etmek | |
İpuçlarını izleyerek anlatılanları doğru bir biçimde anlamlandırmak | |
Farklı görüş ve düşüncelerin çelişen ve örtüşen yanlarını bulmak | |
Yapıtın anlaşılmasını zorlaştıracak ön yargılardan sıyrılmak |
Soru 16 |
Salâh Birsel; Türkçenin en ilginç, en özgün üslupçularından biri. Yazılarındaki ilk birkaç cümleyi okuyunca ----. Ancak sabrettiğinizde başkasının elinde çok resmî, iddialı, kuru olabilecek geniş zaman kiplerini bir tür müzikal efekt, bir makam gibi kullanarak temel bir ahenk yarattığını; temel müzikaliteyi böylece kurduktan sonra zengin bir dilsel çeşitliliğe yer verdiğini göreceksiniz. Kısalı uzunlu cümleleri arka arkaya getirme, bir konuyu işledikten sonra aniden bambaşka gibi görünen oysa bağlantılı olan bir bir konuya geçme; mizahi incelikleri, ufak nükteleri, saçmalıkları metnin kritik noktalarına yerleştirerek metne etkileyicilik ve şaşırtıcılık katma onun karakteristik özellikleri arasında.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
onun, kültürel altyapısına ve zengin birikimine tanık olabilirsiniz | |
yapıttaki şaşırtıcı ve anlaşılması güç söyleyişler karşısında baştan pes edebilirsiniz | |
ne denli karmaşık bir olay örgüsüyle karşı karşıya kaldığınızı anlayabilirsiniz | |
bu cümleleri farklı yazılarında da kullandığını görebilirsiniz | |
yazılarını kendi görüşlerini vermek için özellikle kurguladığını anlayabilirsiniz |
Soru 17 |
Günümüzde her birini birkaç kereden fazla seyretmeye (I) tahammülümüzün olmadığı, kaçmak için uzaktan kumandalara sığındığımız, (II) üstelik çoğu da başarılı olan reklamlar, çocukluk yıllarımızda durağandı, (III) teknik açıdan ilkeldi, çoğu da çok sıkıcıydı. Ama yine de bugün yoksunluklarla (IV)dolu geçmişimizin hatırlatıcıları (V) gibiler.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangileri fiilimsidir?
I ve II | |
I ve III | |
II ve IV | |
III ve V | |
IV ve V |
Soru 18 |
(I) Günümüzde sinemaların kendince bir konforu, görkemli bir havası var. (II) Açık havada film izleme imkânı tanıyan konforsuz yazlık sinemalar tarihe karıştı çoktan. (III) Günümüzde yok olan yazlık sinemalar, yetmişli yıllarda sayıca kışlık sinemalardan fazlaydı. (IV) Hemen hemen aynı büyüklükteki yazlık sinemalar neredeyse her mahallenin baş köşesindeydi. (V) Şehirlerdeki boş alanlar, arsalar yazlık sinema kurmaya çok elverişliydi. (VI) Yazlık sinemaların neslini tüketen şey seyircinin azalmasından çok, sinema olabilecek alanların zamanla yerleşim birimlerine dönüşmesi oldu.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri, yüklemin türü bakımından ötekilerden farklıdır?
I ve II | |
I ve V | |
II ve VI | |
III ve IV | |
IV ve VI |
Soru 19 |
I. “Tahta” adlı öyküsünde yazar, köyde yaşayan ve akli dengesi yerinde olmayan bir karakteri, iyi eğitim almış bir şehirli gibi tasarlayıp bilgece konuşturuyor. Çok düzgün cümlelerle ve mantıksal bir düzende akıp giden bu konuşmalar ve yapay anlatım, yazarın sokağı tanımadığını gösteriyor.
II. Yazar, İnce Memed romanını bir köyde ve o köyde yaşayan kahramanlar arasında geçen olaylar üzerine kuruyor. Seçilen kelimeler, konuşma tarzları ve cümle kurgusu olayın geçtiği atmosferi tüm canlılığıyla gözler önüne seriyor. Kişilerin yöreye özgü şiveyle konuşması, okurda anlatılanların yaşanmışlığına dair bir şüphe oluşturmuyor.
Yukarıda verilen örnekler, aşağıdaki görüşlerden hangisini temellendirmek için kullanılabilir?
Bir yapıtta dil ne denli konuşma diline yakınsa yapıt,okurla o kadar sıcak ve yakın bir ilişki kurabilir. | |
Bir yapıtta dil, başarıyla işlenmiş, sözcükler özenle seçilmişse o yapıtın geleceğe kalmaması için hiçbir sebep yoktur. | |
Bir yapıtta anlatılan konu kadar dil de yapıtın gerçekliğini besleyen önemli ögelerden biridir. | |
Bir yazar, içinde bulunduğu toplumun dil ve kültüründen beslenmezse başarıya ulaşamaz. | |
Kendine özgü bir anlatım yakalayamayan bir yazarın başarılı olması mümkün değildir. |
Soru 20 |
(I) Arkeologlar, değişik ortamlarda çalışırlar. (II) Araştırma yapan arkeologlar, çoğunlukla metin okuyarak, yazarak görev yapar. (III) Bu çalışmalar ağırlıklı olarak yaz aylarında yapılır. (IV) Bir kazıda ilginç bir parçanın bulunması ve ait olduğu dönemin belirlenmesi uzun ve zahmetli bir çaba sonucunda gerçekleşir ve bu durum arkeologlara büyük bir mutluluk verir. (V) Bununla birlikte arkeologlar; eski çağ tarihçisi, heykeltıraş, mimar, topoğraf, teknik ressam, fotoğrafçı, epigraf (yazıt okuyan kişi) gibi meslek elemanlarıyla sürekli iletişim hâlindedir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi söz konusudur?
I | |
II | |
III | |
IV | |
V |
Soru 21 |
• Tarih öncesi zamanlardan bu yana çeşitli doğa olayları sonucunda birçok canlı türünün soyu tükendi.
• Bir canlının soyunun tükenmesi doğal karşılanabilir ama günümüzdeki sorun, bu tükenişin hızının çok artmasıyla ilgili.
Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir?
Canlıların soyunun tükenmesi geçmişte bir sorun olarak görülmese de günümüzde büyük bir sorun olarak algılanmaktadır. | |
Geçmişte çeşitli sebeplerle canlıların soyunun tükenmesini bugün doğal karşılamamızı gerektirecek bir gerekçeye sahip değiliz. | |
Tarihte doğal gerekçelerle canlıların soyunun tükenmesi olağan bir durumken günümüzde bu tükenişin hızlanması bir sorunun habercisidir. | |
Canlıların soyunun tükenmesiyle oluşan durum geçmişte ve günümüzde günün şartlarından dolayı farklı bakış açılarıyla değerlendirilmiştir. | |
Günümüz şartlarında canlıların soyunun hızlı tükenmesi bir sorun oluştururken geçmişte hiçbir zaman bu durum bir sorun olarak algılanmamıştır. |
Soru 22 |
----. Örneğin, Eskimo dilinde “kar”, Arapçada “deve” için birçok sözcük bulunur. İnsanın bir yere ait olma-olmama hissi ise her dilde sayısız sözcük ve ifadeyle karşılanır. Örneğin, İngilizcede foreigner, stranger, outlander, alien, bazı küçük farkları olsa da sözlükte genel anlamda “yabancı” demektir.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
Sözcükleri kullanmak, anlamlarını bilmek demek değildir | |
Bazı sözcükler belli kültürler için özeldir | |
Hiçbir sözcüğün ses ve anlam değeri aynı değildir | |
Sözcükler her zaman gerçek anlamıyla kullanılmaz | |
Sözcükler, düşüncelerimizi anlatmada kullandığımız en önemli araçlardır |
Soru 23 |
Bir atlet ne kadar süre antrenman yapıyordur sizce? İngiliz olimpik yüzücü, Rebecca Adlington, 2008 Olimpiyatları’na hazırlanırken günde 4,5 hatta 6 saate varan zorlu bir antrenman programına tabiydi. Bu programda sadece yüzme değil ayrıca koşu, kuvvet egzersizleri de vardı ve Rebecca güne saat 5 civarı başlamaktaydı. Eminim, onun da alarmı kapatıp uyumaya devam etmek istediği günler olmuştu ama çok çalıştı ve sonunda 2008’de iki altın madalya kazandı.
Bu parçada anlatılanlar aşağıdakilerden hangisini desteklemek için söylenmiş olabilir?
Düşük hedefli başarıları elde edip tatmin olmaktan daha kötü bir başarısızlık yoktur. | |
İnsan ne kadar az şey biliyorsa o kadar çok şey bildiğini zanneder. | |
Hayatta başarılı olanlar, yaşadıklarının sebeplerini her zaman araştırırlar. | |
Başarılı olmuş insanların gittikleri yolları takip ederseniz sadece kendinize ait özgün bir başarıya imza atmanız olanaksızdır. | |
Doğuştan yetenekli olmak, yeteneklerinizi gereken seviyeye taşıyacak alıştırmaları yaptığınızda ancak işe yarar. |
Soru 24 |
Depresyon; duygusal, zihinsel, davranışsal ve bedensel bazı belirtilerle kendisini gösteren bir durumdur. En dikkat çekici belirtisi çökkün ruh hâli ile ilgi ve zevk almada belirgin azalmadır. Depresyondaki kişi duygusal açıdan mutsuz ve karamsardır. Eskiden en severek yaptığı işler bile artık zevk vermez olmuştur. Kişi kendini hüzünlü ve yalnız hisseder. Kendisine ve çevresine ilgisi azalır. Herkese yük olduğunu düşünüp sorumluluklarını yerine getirmediğini düşünür. İç sıkıntısı, daralma; dayanılmaz huzursuzlukları beraberinde getirir. Bazen kendisini tüm duygularını yitirmiş gibi hissedebilir. Dikkatini toplayamama ve unutkanlık, depresyonun en sık görülen belirtilerindendir.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisinin depresyon yaşayan bir kişide görüldüğü söylenemez?
Ümitsizlik duygusu taşıma | |
Sosyal yaşamdan uzaklaşma | |
Suçluluk duygusuna bağlı kaygılar yaşama | |
Başkalarını incitecek tavırda bulunma | |
Değişken ruh hâllerine bürünme |
Soru 25 |
I. Bu şekilde hızla oluşan sinir hücreleri uzun kökler oluşturarak komşu hücrelere ya da daha uzaktaki hücrelere bağlanır.
II. Hücresel bozuklukların neden ve hangi erken dönemde olduğu konusu ise hâlâ açıklık kazanmış değil.
III. Hamileliğin 6. ayı bittiğinde bebeğin beyninde trilyonlarca sinir hücresi bağlantısı oluşmuştur.
IV. Annesinin karnında büyümekte olan bir bebeğin beyninde her dakika yaklaşık 250.000 sinir hücresi oluşur.
V. Ancak bu nörolojik gelişimin bazen bir şekilde sekteye uğraması otizm gibi bazı hastalıkların oluşmasına neden olur.
Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur?
I | |
II | |
III | |
IV | |
V |
Soru 26 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
Emekli Profesör Gürkan Bey o öğrencisine önemli birşey söylemişti. | |
Tanzimat Dönemi romanlarında, kölelik, cariyelik yanlış Batılılaşma gibi konular öne çıkmıştır. | |
İnsanoğlunun ekmek gibi, su gibi vazgeçemeyeceği günlük ihtiyaçlarından biri de tuz değil midir? | |
Bu ansiklopedide Türklerin ilk çağlarda genellikle avcılıkla geçindiklerinden söz ediliyor. | |
Şirketimizin 7’nci kuruluş yıl dönümünde hissedarlarımızla birlikte yurt dışına çıktık. |
Soru 27 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tüm ögeler kelime grubu hâlindedir?
Ünlü sanatçının son eseri sıradan okurlara paylaşmanın güzelliğini fark ettiriyor. | |
Eserlerini üslup açısından son derece hassas bir tartımdan geçiriyor. | |
Bu dönem sanatçıları yazdıkları eserleri eleştirel bir gözle değerlendirmeyi önemsiyordu. | |
Farklı kültürlere sahip pek çok yazar bu festivalde birlikte fotoğraf çektirmişti. | |
Edebiyat otoriteleri o şairi çok sınırlayıcı bir tanımla “aşk şairi” olarak tanımlarlar. |
Soru 28 |
28. - 29. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
(I) Bugün itibarıyla 6,9 milyara ulaşan dünya nüfusunun sağlıklı bir şekilde yaşamlarına devam edebilmesi için beslenmesi gerekiyor. (II) Beslenmeyi sağlamak için de gıdanın üretilmesi şart. (III) Tarım, gıda zincirinin birincil üretim olarak tanımladığımız başlangıç noktası yani bitkisel üretim, hayatımızın vazgeçilmezi. (IV) Tarımsal faaliyetlerin başladığı ilk günden bu zamana bitki hastalıkları, zararlı böcekler, parazit bitkiler, yabancı otlar ve olumsuz çevre koşulları üretim yapan çiftçiler için hep sorun olmuş. (V) Sürekli bu etmenlerle mücadele etme yöntemleri geliştirilmesi gerekmiş, dayanıklı bitki ıslahları yapılmış. (VI) Bunlar yapılmasına rağmen bitki hastalıkları nedeniyle oluşan ekonomik kaybın yıllık olarak yaklaşık 220 milyar dolar olduğu belirtiliyor. (VII) Öyle ki tarihte birçok kere bitki hastalıkları ve zararlıları yüzünden kıtlık yaşanmış, insanlar göç etmek zorunda kalmış.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
Sağlıklı nesillerin yetişmesinde beslenme ihtiyacının karşılanması önemli bir yere sahiptir. | |
Toplumların tarımsal faaliyetleri dünyanın gıda ihtiyacını karşılayamamaktadır. | |
Dünyada tarımsal üretimde tam verimlilik sağlanamamaktadır. | |
Dünyanın nüfus dağılımında tarım, belirleyici etkenlerden biridir. | |
Bitkilere zarar veren gelişmeler, tarımsal üretimi olumsuz etkilemiştir |
Soru 29 |
28. - 29. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
(I) Bugün itibarıyla 6,9 milyara ulaşan dünya nüfusunun sağlıklı bir şekilde yaşamlarına devam edebilmesi için beslenmesi gerekiyor. (II) Beslenmeyi sağlamak için de gıdanın üretilmesi şart. (III) Tarım, gıda zincirinin birincil üretim olarak tanımladığımız başlangıç noktası yani bitkisel üretim, hayatımızın vazgeçilmezi. (IV) Tarımsal faaliyetlerin başladığı ilk günden bu zamana bitki hastalıkları, zararlı böcekler, parazit bitkiler, yabancı otlar ve olumsuz çevre koşulları üretim yapan çiftçiler için hep sorun olmuş. (V) Sürekli bu etmenlerle mücadele etme yöntemleri geliştirilmesi gerekmiş, dayanıklı bitki ıslahları yapılmış. (VI) Bunlar yapılmasına rağmen bitki hastalıkları nedeniyle oluşan ekonomik kaybın yıllık olarak yaklaşık 220 milyar dolar olduğu belirtiliyor. (VII) Öyle ki tarihte birçok kere bitki hastalıkları ve zararlıları yüzünden kıtlık yaşanmış, insanlar göç etmek zorunda kalmış.
Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragrafın numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlaması uygun olur?
VI | |
III | |
V | |
IV | |
II |
Soru 30 |
Gazeteci: — Soyut resmin zor anlaşıldığına dair bir ön yargı var, ne dersiniz? Ressam: (I) ---- Gazeteci: (II) ---- Ressam: — İnsanların, en azından benim hitap ettiklerimin, zaten sanatla aralarında hayli mesafe var, o mesafeyi daha da açmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Bundan dolayı son resimlerimde yaşama daha yakın sahnelerin olduğu doğru ama yine de yoğun göndermeler var. Bunun için birikim olmazsa olmaz.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
(I) Bu görüşe katılmıyorum. Soyut resim de diğer sanat ürünleri gibi kolayca anlaşılabilir. Çünkü bir sanat ürününe anlam yüklemek öznel bir çabadır. Bu açıdan herkes kendince bir şey anlıyorsa o resim anlaşılıyor demektir. (II) Resimlerinizde kendi yaşamınıza dair herhangi bir göndermeniz var mı? | |
(I) Soyut resim de bir sanatsal birikimin ürünü. Bu yüzden nasıl resim yapılırken bir birikim gerekiyorsa anlaşılması için de bir birikim şart. Bu açıdan çağdaş resmi anlamak kolay değil. (II) Resimlerinizde bireyden topluma kayan bir yön var, bu dünya görüşünüzün resimlerinize yansımaya başladığı anlamına mı geliyor? | |
(I) Soyut resmin konu edindiği meseleleri; küresel ısınma, kadın-erkek ilişkileri gibi günümüzün can yakan konularına dair bilgi sahibiyseniz anlamak hiç de zor değil. Ancak modern kültürü ve yaşamı içselleştirmediyseyiz anlamanız imkânsız. (II) Son resimlerinizin yaşama daha yakın olduğu söylenebilir mi? | |
(I) Soyut resim, her sanatsevere hitap etmiyor. Çünkü bu ürünlerin anlaşılması ciddi bir emek ve çaba gerektiriyor. Dolayısıyla kimi insanların anlamaması doğal bence. (II) Resimlerinizdeki cesur çizgiler ve şaşırtıcı sentezler son dönem resimlerinizde yerini anlaşılmaz çizgilere bıraktı, neden? | |
(I) Soyut resimler ülkemizde her zaman şaşkınlıkla karşılanmıştır. Bunda şaşılacak bir durum yok. Gerekli birikim ve donanımınız yoksa soyut resimlerin size vereceği bir şey olmaz elbette. (II) Resimlerinizde neden hep aynı kişi ve nesneleri çiziyorsunuz? |
Soru 31 |
31. - 32. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Boks yaparken güçlü, tekrarlanan yumruklara ve darbelere maruz kalmanın travmatik beyin hasarı için ana risklerden biri olduğu düşünülüyor. Çünkü her yumruk, beyinde mikroskobik hasarlara, beyin dokusunda küçük kanamalara ve beyindeki sinir hücrelerinin fizyolojisinin bozulmasına neden olabiliyor. Bu çeşit bir yaralanma beyin hücrelerinin yıkımını, ardından Alzheimer, Parkinson ve ALS gibi motor nöron hastalıklarına yol açma ihtimalini gündeme getiriyor. Hasarın beynin hangi bölgesinde oluştuğu da önemli diğer bir unsur. Mesela davranış değişikliklerine dair belirtiler beynin ön lobundaki bir hasarın habercisi olabiliyor. Hasar beynin orta bölümündeki, kas kontrolünden sorumlu siyah cisim denilen bölümde oluştuysa Parkinson hastalığında görülen belirtilere benzer belirtiler gözleniyor.
I. Beynin farklı bölgelerindeki hasarlar, farklı hastalıklara neden olur.
II. Alzheimer, Parkinson, ALS gibi hastalıkların oluşumunda darbeye maruz kalmak etkili olabilir.
III. Alzheimer’da Parkinson ve ALS hastalıklarına göre daha fazla beyin hücre ölümü görülmektedir.
Bu parçadan yukarıda verilenlerden hangilerine ulaşılamaz?
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
II ve III |
Soru 32 |
31. - 32. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Boks yaparken güçlü, tekrarlanan yumruklara ve darbelere maruz kalmanın travmatik beyin hasarı için ana risklerden biri olduğu düşünülüyor. Çünkü her yumruk, beyinde mikroskobik hasarlara, beyin dokusunda küçük kanamalara ve beyindeki sinir hücrelerinin fizyolojisinin bozulmasına neden olabiliyor. Bu çeşit bir yaralanma beyin hücrelerinin yıkımını, ardından Alzheimer, Parkinson ve ALS gibi motor nöron hastalıklarına yol açma ihtimalini gündeme getiriyor. Hasarın beynin hangi bölgesinde oluştuğu da önemli diğer bir unsur. Mesela davranış değişikliklerine dair belirtiler beynin ön lobundaki bir hasarın habercisi olabiliyor. Hasar beynin orta bölümündeki, kas kontrolünden sorumlu siyah cisim denilen bölümde oluştuysa Parkinson hastalığında görülen belirtilere benzer belirtiler gözleniyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmamıştır?
Örneklemeden | |
Benzetmeden | |
Gerekçeli yargıdan | |
Açıklamadan | |
Tahminden |
Soru 33 |
Günümüzde tarih konulu çoksatar roman yazarlarından biri de Amin Maalouf’tur. Farklı ve istisna olabilecek aidiyetleri bir arada taşıyan ve bir üst kimlik olarak dünyalı olmayı çok iyi özümsemiş olan yazarın hayatı, savaşlarla ve mücadelelerle şekillenmiştir. Lübnan’da savaşın başlaması ile Fransa’ya göç eden Hristiyan, Arap asıllı bir aileye mensup olarak gençliği çatışmalı çevrelerde geçmiş ve bu durum kimlik üzerine derin analizler yapmasını sağlamıştır. Taşıdığı binlerce yıllık kültürel miras, eserlerinde öyle içten bir dille sentezlenir ki hayatın ölümlerle iç içe geçtiği dünyamızda çok kültürlülüğün nasıl bir zenginlik olduğunu açıkça gösterir. Varlığı ve yazdığı eserler, böylesi bir umut barındırdığı için çok sevilir ve neredeyse hemen her eseri uluslararası ölçekte bir ödüle layık görülür.
Bu parçadan Amin Maalouf ile ilgili olarak
I. Eserlerinin yetkin nitelikler barındırdığı
II. Eserlerinde evrensel özlerin bulunduğu
III. Son yıllarda tarihsel içerikli yapıtlarıyla ilgi odağı olduğu
IV. Eserlerinin pek çok dünya diline çevrildiği
yargılarından hangileri çıkarılamaz?
I ve II | |
Yalnız II | |
II ve IV | |
III ve IV | |
Yalnız IV |
Soru 34 |
(I) İlk kez 1963 yılında İstanbul Üniversitesinden bir grup araştırmacının bölgede yüzey çalışması yaptığı sırada fark edilen Göbeklitepe’de kazılar, o günden bugüne devam ediyor. (II) 1995 yılından bu yana Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müzesi tarafından devam ettirilen kazı çalışmalarında Neolitik Çağ’a ait “T” şeklinde dikili taşlar bulundu. (III) Ayrıca yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait, 65 santimetre uzunluğunda insan heykeli ve dairesel şekilli tapınak kalıntıları ortaya çıkarıldı. (IV) Göbeklitepe’de bulunan bu kalıntıların ve yapıların dünyanın ibadet için yapılmış en eski tapınakları olduğu düşünülüyor. (V) Şanlıurfa şehir merkezine 18 kilometre uzaklıktaki Göbeklitepe, yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. (VI) Bu öneminden dolayı Göbeklitepe, 4 Temmuz 2018’de gerçekleştirilen 42. Dünya Miras Komitesi Toplantısı’nda UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alındı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
V | |
III | |
VI | |
II | |
IV |
Soru 35 |
Okyanuslardaki canlı organizmaların toplam kütlesinin yaklaşık %90’ını mikroorganizmalar oluşturur. Okyanuslardaki besin zincirinin en altında bu tek hücreli canlılar vardır. Bu canlılar sadece doğrudan ya da dolaylı olarak balıklar, deniz kuşları, balinalara yiyecek olmakla kalmaz; aynı zamanda fotosentez yaparak Dünya’nın atmosferindeki karbondioksitin oksijene dönüşümüne de katkıda bulunurlar. Küresel iklim değişikliği sebebiyle eriyen kutup buzları, bu buzlarda büyüyen tek hücreli canlı sayısının ve dolayısıyla denizlerdeki besin miktarının azalmasına sebep oluyor. Karasal ortamlarda yaşayan mikroorganizmalar da karbondioksit, metan ve azot oksitler gibi önemli sera gazlarını atmosfere salıyor. Üstelik salınan gaz miktarı iklim değişikliği nedeniyle giderek artıyor. Bilim insanları, iklim değişikliğini önleme ile ilgili çalışmalarda bu organizmaların dikkate alınmamasının büyük bir hata olduğunu söylüyor.
Bu parçadan hareketle okyanuslarda yaşayan mikroorganizmalar ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Okyanusta yaşayan canlıları besledikleri | |
Önem ve değerlerine yönelik yeteri kadar araştırma yapılmadığı | |
Okyanuslardaki biyolojik yaşamın çoğunluğunu oluşturdukları | |
Atmosferin temizlenmesine katkıda bulundukları | |
İklim değişikliklerinden olumsuz etkilendikleri |
Soru 36 |
Bir gün Haldun Taner, yakın bir sanatçı dostuna şöyle demiş: “Ben, sabah erkenden kalkar, balkona daktiloyu atıp günde yirmi sayfa yazarım. Aklımda hiçbir şey yoksa ne görüyorsam onu dökerim sayfalara.” Sanat hayatımın ilk yıllarında Attilâ İlhan da bana, “Her gün birkaç A4 sayfayı dolduracak kadar kalemini çalıştırmaya alışmalısın.” demişti.
Bu parçadan hareketle yazarın, yazarlıkla ilgili olarak anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
Olgunluğa ulaşmak için yıllar içinde yavaş yavaş pişmek gerekir. | |
İlhamın yanında el emeği de gerektiren sanatsal bir uğraşıdır. | |
Akıldan geçenleri el çabukluğuyla kâğıda aktarmanın yanında doğru ve yerli yerinde anlatmak da gerekir. | |
Yazmak kadar, kullanılan dilin inceliklerini öğrenmek için de çaba sarf edilmelidir. | |
Bir yerden esinlenmeye dayanmadan yürütülen bir çalışmadır |
Soru 37 |
I. Hayatta bir amaca ulaşma çabası olmayan insanlar, nehir üzerinde akıp giden saman çöpü gibi oradan oraya savrulur.
II. Bilgi ve görgü bakımından olgunlaşan bir insanın davranışları, bu duruma ulaşmadan önceki hâlinden farklılaşır.
III. İnsan, çevresinde bulunduğu erdem ve kültür sahibi kişilerin etkisiyle zaman içinde olgunlaşmaya başlar.
IV. İnsanlar başaklar gibidir, içleri boşken başları havada gezerken doldukça eğilirler.
V. Bir insanın hayatta yapacağı en büyük hata, kendini hatasız biri sanarak hâl ve tavırlarını değiştirmemesidir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri, anlamca birbirine en yakındır?
I ve II | |
II ve III | |
II ve IV | |
III ve IV | |
IV ve V |
Soru 38 |
Bir özlü sözün, kapalı olan bir ifadenin açıklanması; edebiyat, felsefe, tarih gibi herhangi bir konunun temel noktaları hakkında bilgi vermek amacıyla başvurulan bir yöntemdir.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
Ek eylem | |
Hem niteleme hem belirtme sıfatı almış bir isim | |
Birleşik sıfat | |
Çekimli eylem | |
Ünsüz türemesi |
Soru 39 |
1998’de bir gazetede çalışıyordum. Yayın yönetmenim polisiyeye meraklıydı. Bana “Avrupa’da ve Amerika’da hafta sonları polisiye tefrikalar yayımlanır. Biz niye yapmıyoruz?” dedi. Ben bir karakter çizdim Başkomiser Nevzat diye. Onu yazarken birkaç karakterden esinlendim: Bir tanesi “Ah Güzel İstanbul” filminde Sadri Alışık’ın canlandırdığı Haşmet İbriktaroğlu, diğeri Yavuz Turgul’un Muhsin Bey’i, bir de tanıdığım emniyet müdürü. Kimdir şimdi bu Başkomiser Nevzat? Eski İstanbullu, vicdanlı bir adam. Süper kahraman değil, hata yapıyor, vuruluyor ve eninde sonunda suçluları yakalıyor. Kısacası bu roman kahramanım tüm yazınsal yapıtlarda olduğu gibi ----
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
yazarı olan benim kişisel özelliklerimden izler taşıyor. | |
bütünüyle gözlem ve izlenimlerime bağlı kalarak oluşturduğum bir karakter oldu. | |
yapıtımı herkese okutacak kadar sürükleyici özelliklere sahip. | |
yazınsal yeteneklerimi ustaca kullanmamla inandırıcılık kazandı. | |
gerçeklerin ve hayal gücünün birlikte ustaca harmanlanmasıyla oluştu. |
Soru 40 |
Fosil yakıtların yanması sonucu ---- karbondioksit, küresel ısınmayı ---- en önemli gazlardan biri; birçok bilim insanı, karbondioksit gazı salımının bugüne göre %50 oranında ---- gerektiğini düşünüyor.
Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?
açığa çıkan - artıran - azaltılması | |
oluşan - tetikleyen - etkisini yitirmesi | |
ortaya çıkan - hızlandıran - hafifletilmesi | |
doğaya salınan - önleyen - indirgenmesi | |
yaygınlaşan - çoğaltan - olması |
Liste |